Yaşam Notları

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Hızlı PAZAR:))

Aslı'nın Fulya'da 5 saatlik çalışması, Pazar sabahı 8:30 da başladı. O derse, biz boğazda yürüyüşe:) Kireçburnu-Yeniköy yürüdük... Yeniköy'de Emek Cafe'yi anmadan olmaz dedik, bir gittik, süprizz. Emek kapalı hesapta ama, çay servisi var:) Normal mutfakta yapamıyorlar tabii. Ne de olsa mühürlü:( Bahçe de bir semavaer, aynı eski günlerdeki 4-5 salaş masa, deniz ve de çay.. Ücret kısmı da gönlünden ne koparsa.. Pastaneden böreğini-simiti kapan gelmiş, çok hoştu:) 1,5 ay sonra Boğaziçi İmar tamamen yıkacakmış:( Asli'nin işi bitince neredeyse uçarak Formula 1 'e gittik. Çok güzeldi, galiba ilk kez bu işten keyif aldım.. Bence epey kalabalıktı, bugünkü gazete haberine göre 110 bin kişi gelmiş. Hamilton kazandı.. Gün daha bitmedi ordan yani Kurtköy'den Maslak'a yolculuk başladı. Fenerbahçe-Efes Pilsen basketbol maçı:) Fenerbahçe kazansaydı şampiyon olacaktı ama olmadı. Darüşşafaka'yı özlemişim iyi geldi. Gün hala bitmedi:) Aslı'nın haftaya sınava gireceği okul Kadıköy Söğütlüçeşme'de .. Akşam oldu ama yine de gitti bulduk, ardından Kadıköy Çarşı ve Çiya:) Yazarken yoruldum, ne çok şey yapmışız. Şükür.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

19 Mayıs, Geçit, Uzunya, Kalamış..



19 Mayıs... Önce 12.kat daki evimizden sokaktaki geçit töreni izlendi, sonra dostlarla Uzunya... her zamanki gibi mükemmeldi:) Sonra tabikii Aslimo'nun antrenmanı için FB Dereağzı, o antrenmana, biz Kalamış Marina'ya.. Güzel bir gündü, şükür...

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Fenerbahçe ...


7 yaşımdan beri top peşinde koştururum:) Ben ve BAP yıllarca fiilen spor yaptık, kendimizi bildik bileli hep sporlayız. Biz basketbolcu idik, kızımız voleybolcu oldu. Ben koyu Beşiktaş taraftarıyım, BAP da koyu Galatasaray taraftarı. Fenerbahçe dışında İstanbul'daki tüm klupler ile (basketbol şubesi olan) bir şekilde ilşkimiz oldu, onları tanıdık. İki yıl önce Aslimo, Vakıfbank Güneş Sigorta altyapısından Fenerbahçe'ye geçince, açıkçası çekinerek FB Dereağzı Tesislerinden içeri girdik. Bize hep ters gelirdi Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler. Ancak bizi bir süpriz bekliyordu. "Gerçek bir Altyapı" Futbol, Basketbol, Voleybol, Kürek, Yelken, Masa Tenisi, Atletizm ve hatta boks. Hergün yüzlerce çocuk Fenerbahçe Dereağzı'nın kapısından giriyor, spor yapıyor. Onlarca çocuk, memleketinden gelmiş, tesislerde yatıyor, kalkıyor, okula FB Koleji'nde gidiryor. Anlatması çok zor, o havayı yaşamak gerekli, pırıl pırıl tesisler ve küçük, yıldız, genç, A takımı sporcuları.. hepsi bir arada (futbolcular dışında). Aynı kantinden tost alıp yiyorlar:) konuşuyorlar. Aziz Başkan hep oralarda, her şey ile ilgii. Gece 21:30 da devam eden Küçük Kız Voleybol antrennmanını izlediğini gözlerimle gördüm. Bu müthiş bir şey, yağmurda, çamurda, güneşte, sıcakta FB li sporcular hep orda, o kapıdan girerken hep mutlular, kendilerini hep çok iyi hissediyorlar ve burası bizim diyorlar. Bu durum, gerçekten bizim için süprizdi, yıllarca Fenerbahçe'ye negatif bakan gönlümüz, iki yılın sonunda Fenerbahçe'ye çok çok saygı duymakta. Bu ülkenin genç/çocuk sporcularına sahip çıkan Fenerbahçe, futbolda şampiyon olamadı. Ne önemi var, sadece bundan para kazanacaklar üzülür. Hiç bir Fenerbahçeli üzülmesin, hatta böyle bir klubü desteklediği için sevinsin, o kapıdan, o kadar çocuğu içeri sokmak ve eğitmek, gerçekten çok zor. Gerçek Şampiyonluk budur bence...Emeği geçen tüm Fenerbahçelilerin eline, gönlüne, fikrine sağlık.

16 Mayıs 2010 Pazar

Rüzgarlı Arnavutköy...

Pazar sabahı Aslimo'nun sınavı yüzünden erken kalktık. Önce Fulya'da sınav, sonra Arnavutköy Adem Baba:) Deniz kenarında yürümek imkansız, bir rüzgar, bir rüzgar... Birazdan antrenman, sonra kutlamalar:)

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Mardin Mardin...


Bugün Mardin'deyim. İş ve de güç:) Sabah uçak 8:30 da (hayretler olsun ki, ilk defa zamanında) indiğinde hava sıcaklığı 28 derece idi. Öğleden sonra bir ara 33 dereceyi gördüm. Klimalı ortamda çalışıyoruz ancak ara da bir dışarı çıkmak gerekiyor. Çok uzun çalıştım, tüm hayalim güneş batmadan Mezopotamya ya karşı bir çay içmekti:) Koştur koştur Erdoba'ya geldim, çay tamam da ova felaket, çölden kum bulutları gelmiş, güzelim görüntü neredeyse yok olmuş, bir kaç kare çektim telefonumla ama anca bu kadar:(  Kırlangıçlar çok güzeldi... Yarın sabah dönüyorum, bu kez Mardin yetmedi:( Bir daha sefere daha çok Mardin...
P.S. Ev, Cemil İpekçi'nin Mardin'de satın aldığı ve yaşadığı ev. Eskiden Menderes Utku'nun muş, o yüzden adı, Utku Evi:)

11 Mayıs 2010 Salı

Selimiye... Selimiye

3 gün de olsa Selimiye'yi ayarladım nihayet:) aslında yetmez ama buna da şükür. Deniz, sessizlik, huzur ve harika yemekler.. Yaza Selimiye ile başlamayı çok istedim... Umarım, hayalimdeki Selimiye duruyordur. Fotoğraf iki yıl önce Selimiye'den...yüzen Aslimo:)

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Sevgili Ayşe'ye

Sevgili Ayşe,
Bugün çalışırken, müşterimin bahçesinden toplanan güllere baktım, seni hatırladım, bu fotografı seni düşünerek, senin güllerine kardeş olsun diye çektim:) Çokgüzel kokuyorlardı, keşki kokunun da fotoğrafı çekilseydi dedim:)

9 Mayıs 2010 Pazar

Etiler'de balkondan...


Anneler gününde, anne balkonundan Etiler... Her şey 30 yıl öncesi gibi, sadece bitkiler büyümüş... Meşhur Yanarsu Sokak:)

6 Mayıs 2010 Perşembe

Ortaköy'de olmak, Ortaköy'ü yaşamak

Twitter dan tanıdığım Anıl göndermiş bu fotografı. Bu akşamüstü Ortaköy, birden 29 yıl canlandı gözümde, ilk Ortaköy'ü hatırladığım yıl 1981:) Beşiktaş Kız Lisesi öğrencisi ben, kızların büyük kısmı Ortaköy'lü:) Okulda Ortaköy'lü olmak bir gruba ait olmak durumu.. Sonra 1984-88 artık üniversiteliyim ve Ortaköy'deyim, en entel halim:) Elimde kitaplar, Cumhuriyet Gazetesi ... O zamanlar Dereboyu Caddesi'nin sonunda Ortaköy Kültür Merkezi vardı:) Ne acaip Rus, Macar, Polonya filmleri gelirdi, her hafta giderdik mutlaka, ilk kez Yeni Türkü'yü orada dinlemiştim:) Kemençe ile gitar birarada çok sevindirmişti beni. Esma Sultan o zaman harebe, önündeki tek bank sırrımızı saklar:) Gel zaman, git zaman okullar bitti, o da ne, yine Ortaköy:) İlk İşim Ortaköy'de hem de en şahane yerinde, deniz kenarında. Şanslı gençlik biz, sabah kahvaltımızı Ortaköy'deki kahvelerde çay-simit yapar, işe giderdik, öğle yemeği sonrası Türk Kahvesi yine aynı kahvede içilirdi:) Ortaköy Pazarı kurulmaya başladı, tüm İstanbul artık pazarları Ortaköy'deydi. Biz hafta içini severdik, MYOTT, hayatımın en güzel kafesi, Sevgili Rafi içtiğim en güzel espressoları capuccinoları yapardı, hele yanımda BAP varsa:) Şimdi olsa o kadar güzel gelir mi bilmiyorum ama gerçektem müthişti. Orada olmak bile bir olaydı... Çınaraltı hep vardı, sonra ev yemekçi Alaturka oldu, sonra diğerleri, diğerleri... Şimdilerde her tarafı marka cafeler, ama yine çok güzel, yine çok benim, yine sırdaşım... Hele geceleri, 19 yıl önce bir gece, Camiinin yanındaki bankta saatlerce oturup konuşmuştuk, galiba 4 saat, işte sanki hala o gece... Sağol Anıl, bak bir fotoğraf beni nerelere götürdü...    

2 Mayıs 2010 Pazar

Bu sabah İstiklal ve Ara Güler...

Plansız bir pazar sabahı, kendimizi İstiklal Caddesi'nde buluyoruz, daha insanlar tek tük.. Galatasaray Lisesi'nin karşısında Fotoğrefevi'nde Ara Güler Sergisi, hadi gidelim, tabikii bomboş ve harika fotograflar, orta katta, parkelerle aynı olan uzun tahta masa ve sıralar... Çok cool çaycı amca ve çooook güzel çayları, minik balkon, tahta iskemleler, İstiklal'e yukardan bakmak... Ara Güler'in fotoğraflarının arasından, fotoğraf çekmek ve de GS Müzesi, Ali Sami Yen sergisi, ilk antrenörüm rahmetli Hayrettin Bahtoğlu, nam-diğer Hayri Baba, müze de onun fotoğrafı ile karşılaşmak (ilk GS kız Basketbol Takımı antrenörü olarak).. North Sea... Balık, Almanya/Avusturya anıları.. Beklenmedik süpriz, bir teras, North Sea'nin 7.katı:) Yine kuşbakışı İstiklal, bugün kaderde bu var herhalde... Aslimo'yu Etiler'den almak, Dereağzı'na antrenmana yetiştirmek, eve gelmek, blog yazmak, az sonra gidip Aslimo'yu antrenmandan almak ve Pazar günü artık akşamına kavuşuyor, yeni hafta bizi bekliyor..